Boşanma Sonrası Mal Paylaşımı 4271 sayılı Türk Medeni Kanununda dört çeşit mal rejimi öngörmüştür. Bunlar; edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı ve mal ortaklığı rejimleridir. Eşler, evlenmeden önce veyahut sonra bağlı olmak istedikleri mal rejimini noterde düzenleme veya onaylama şeklinde kanunda yazılı sınırlar çerçevesinde serbestçe seçebilirler. Yine evlenme başvurusu yapıldığı sırada da mal rejimi belirlenebilmektedir.
Mal ayrılığı rejimi; 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun 242. maddesinde “Mal ayrılığı rejiminde eşlerden her biri, yasal sınırlar içerisinde kendi mal varlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.” şeklinde düzenlenmiştir. Bu rejime göre her eş evlilik içerisinde kendi aldığı malın sahibi olmaktadır. Herkes kendi mallarından ve borçlarından sorumlu olmakta, ayrılık halinde de malların paylaşılmamasını ifade etmektedir. Eşler ortak bir mal edinmiş iseler bu malın eşlerin katkı oranı göz önünde bulundurularak paylaşımı yapılmaktadır.
Paylaşmalı mal ayrılığı rejimi; 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun 244. maddesinde “Eşlerden her biri yasal sınırlar içerisinde kendi malvarlığı üzerinde yönetim, yararlanma ve tasarruf haklarını korur.” şeklinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu mal rejimine göre rejim sona erdiğinde her eş, diğerinde bulunan mallarını geri alır. Paylı mülkiyete tabi mallar varsa üstün yararı ispat eden eş, diğer önlemlerden ayrı olarak payının ödeme gücündeki karşılığını vermek suretiyle paylı mülkiyete konu malın kendisine verilmesini isteyebilir. Eşler, diğer eşe ait olan ve paylaştırma dışı kalan bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına bedel almaksızın katkıda bulunmuş ise diğerinden katkısı oranında hakkaniyete uygun bir bedel isteyebilir.
Mal ortaklığı rejimi; 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun 257. Maddesinde “Genel mal ortaklığında eşlerin kanun gereğince kişisel mal sayılanlar dışındaki malları ile gelirleri ortaklık mallarını oluşturur. Eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olurlar. Hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir.” hükmü yer almaktadır. Sınırlı mal ortaklığı ve genel mal ortaklığı olarak iki şekilde düzenlenebilmektedir. Bu rejimde eşler, ortaklık mallarına bölünmemiş bir bütün olarak sahip olup; hiçbir eş, ortaklık payı üzerinde tek başına tasarruf hakkına sahip değildir. Ortaklık mallarının yönetiminde evlilik birliğinin yararları esas alınmaktadır. Her eş olağan yönetim işleri sınırları içinde olmak kaydıyla ortaklığı yükümlülük altına sokabilir ve ortak mallarda tasarrufta bulunabilir. Olağan yönetim işleri dışında kalan konularda ise ya birlikte hareket edilir ya da diğer eşin rızasını alarak yükümlülük altına sokulabilir ve tasarrufta bulunulabilir.
Dördüncü ve son mal rejimi edinilmiş mallara katılma rejimidir. Edinilmiş mallara katılma rejimi katılma alacağı davası isimli makalemizde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Eşler tarafından uygulanacak mal rejimi belirlenmiş ise mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Eşler arasında herhangi bir mal rejimi sözleşmesi yapılmamış ise edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanmaktadır. Bu husus 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun 202. maddesinde “Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şunu önemle belirtmek gerekir ki; 4271 Sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden önce yasal mal rejimi mal ayrılığı rejimi olduğundan taraflarca sözleşme ile ayrıca bir mal rejimi belirlenmedikçe 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallar mal ayrılığı rejimine göre tasfiye edilecek, 01.01.2002 tarihinden sonra edinilen mallar ise edinilmiş mallara katılma rejimine göre tasfiye edilecektir. Mal rejimi eşlerden birinin ölümü, başka bir mal rejimine geçiş, boşanma veya evliliğin iptali gibi durumlarda sona erer.
Boşanma Davalarında Maddi, Manevi Tazminat
Menfaatleri boşanma durumu sebebiyle zarar görmüş olan kusursuz veya daha az kusurlu olan eş, kusurlu olan diğer eşten uygun bir maddi tazminat isteme hakkına sahip olur.
Boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyle kişilik hakkı zedelenen eş, kusurlu olan diğer eşten manevi tazminat olarak uygun miktarda bir bedel ödenmesini talep edebilir.
Maddi ya da manevi tazminat davası boşanma davasıyla birlikte açılabildiği gibi boşanma davasından ayrı bir dava olarak da açılması mümkündür. Boşanma davasıyla birlikte açılmayan tazminat davası boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren bir yıl içinde açılmalıdır.
Maddi tazminat taksit halinde veya toptan şekilde ödenebilir. Ancak manevi tazminat bütün olarak ödenmesi aridir. Taksit şeklinde ödenmesine mahkeme tarafından hükmolunamaz.
Taksitle ödenen maddi tazminat, tazminata hak kazanan eşin evlenmesiyle veya eşlerden birinin ölümüyle son bulur. Alacaklı tarafın evlenme olmaksızın fiilen evli gibi yaşaması, haysiyetsiz hayat sürmesi veya yoksulluğun ortadan kalkması gibi durumlarda mahkeme kararıyla da tazminata son verilmesi mümkün olacaktır. Hakkaniyetin gerektirdiği veya tarafların mali durumunun değişmesi halinde de maddi tazminatın miktarının arttırılmasına veya azaltılması talep olunabilir.
Comments